12 Temmuz 2014 Cumartesi

kiraz mevsimi (hiç mevzu olmamış)

kırıntılı korkuluklara yaslandık
yeni kelimeler aradığımız
bizi diğerlerinden ayırmayan
çok şey istedik
küfür etmeyiniz

perdeleri çekili gölgeler
toz duman
toz duman

gökyüzünü kucaklarsak
ne kaybederiz
zaten kaybetmişiz

egoo

25 Mart 2014 Salı

şüphesiz bir intihar hikayesi (kırmızı’nın nevrozu)

tüm intiharlar başlamıştı.
kesik kesik kan çığlıkları atılıyor,
insan boğazının en kıvrak yerinden fışkıran
iricene kanlar durmaksızın akıyordu.
bayram sabahında olduğu  gibi en alımlı elbiseler giyilmiş,
içgüdüden olsa gerek bütün başlar
ve
avuçlar göğe doğru çevrilmişti.
gözlerde müthiş bir korku
ve
korkuyu şiddetle dışarıya vuran emareler mevcuttu. 
Kırmızı,
bu hengamenin içinde
ağaçların, kuşların
ve
karıncaların tanrısına beddua ediyordu.
üzerinde kestane rengi bir çaput,
boynunda astım krizi geçiren birinin kızarıklığı vardı.
bağırdı:
“ bekleyin.bekleyin. durun.”
durmadılar.
ezbere intiharlar devam ediyordu.
bağırdı:
“ bekleyin.durun.”
durmadılar.
sebep neydi.
neyin belasıydı.
bu varoluş  sorularına verilen bir cevap
yoktu. 
sesli düşündü.
sesli düşündüğü her şey başkalarının duymasını istedikleriydi.
“ ölüme an var.
  ansızın ölüm var.
  ölüm var . ölüm var. ölüm var.
  musalla taşsız bir ölüm var.
  teneşirsiz ölüm var.
  vakit yok.
  hiçbir ölü musallaya uzanamayacak.
  ben bir ismi tersten
  yazdığımız vakit
  kibirden ve ahkam kesmekten
  boyunlar inceldikleri yerden bir bir kopar.
  şaşkınlığım gözlerimde kaldı.
  bu kadar şaşırmamıştım.
  son birkaç gündür
  -öldüğümden olsa gerek-
  sizi hiç aramamıştım.”

egoo

toyun yanılgısı

La pallice’i ayaklarımız arşınlıyordu
biz bir memleketin içine düşmüştük
meseleyi tarumar ediyorduk
deniz tam saatinde çekiliyordu
hırsımızdan dişlerimizi dökmüştük
ayak uçlarına değin ıslanmıştık
ilk defa boğulmuyorduk
sesli bir harf fısıldamış
rüzgar uğuldamıştı
bir kiremit kırılmıştı
sanmıştık
çocukçana yanılmıştık

toz duman ve kirpik ve gözyaşı
dalgaların iki avucu bizi kucaklamıştı
güneş yükseliyordu
güneş alçalıyordu
günleri değirmende öğütüyorduk
sakalımız çıkmıyordu
boyuna jilet vuruyorduk
üşenmeden büyümeye çalışıyorduk
sandık
çocukçana yanıldık

egoo

tiktak I

Africa'da bir zenci
evet
ne diye
şaşırdınız
dilimizin ucunda
aklımız
kaybettik
bir hayat arıyoruz
halbuki
yağmuru
yakalamaya
çıkmıştık.
tik.tak.

egoo.


beira 

ağır sitem

saçları
tuttuğum yerden
kısalan kadınlar
ah
bilseniz
-soru işaretsiz-
ne derin
öfkeliyim

egoo


beira  mozambik

amnezi

etraf otuzbirci
gülümsemesiyle dolar
çocuk tacizcileri
haklı bir sebep arar
ve
bulurlar da
sıralı imtihanlara bulanmışızdır
intihar ipi boynumuzda hazır beklemekte
aklımız uçurum bağımlısı
-kesinlikle bir bellek yitimi lazım-

aniden lazım

egoo

24 Ocak 2014 Cuma

ağır yolcu

tren durdu
çuf
inecek var mı
hepiniz mi
korkunç birer üşengeçsiniz

eg